24 Ağustos 2007 Cuma

Olası dünyaların en iyisi


Dünyamızın olası dünyaların en iyisi olduğuna kim inanır? Bir sufi? Bir rahip? Bir şair? Bir tanrı? Leibniz bunu söylerken ne kadar ciddiydi bilemem ama sanırım buna gerçekten -canı gönülden- yalnız tanrı inanır. Yaratısı için olası dünyalardan birini seçerken kriteri iyi mi idi, rasyonel mi? İlki olmadığı açık değil mi? Peki ya ikincisi?
Evrenin ya da bazıları için yaratının bir amacı olduğunu düşünmek -her ne ise bu- ıstırabı, eziyeti (suffering) dayanılır ve hatta anlamlı kılabilir. Mümini rahatlatabilir.
İnanmayan ise saf ıstıraba mahkum olandır. Eziyetin rastgele olduğunu bilmek -yazık ki bu doğru- varolmanın acısını dayanılmaz değilse bile sürekli kılar. Böylelikle insan kendine yeni bir acı icat eder: Varolmanın dayanılır sürekliliği.
Kendime not: Leibniz elbette ciddiydi. Onun gördüğü haliyle evren küçücük bir monada sığmış harmonik bir bütündü. Yalnız kendine bakan, kendinde evreni gören, kendine ve kendinde evreni yansıtan bir evren, bir monad. Bilmem anlatabiliyor muyum?

Hiç yorum yok: