Yeniyetme bir fizik öğrencisinin veya toy bir felsefe pupilinin dokunmak denince aklına gelecek ilk önerme pekala "mümkün değil" olabilir. Yapı taşı atom olan (veyahut fizikçiler buna ne diyorlarsa bugün) bir dünyada iki nesne (veyahut fizikçiler buna ne diyorlarsa bugün) biribirine temas etmez efendim. Edemez. Der mesela. Neden demesin?
Oysa dokunan insan için ne kadar sahici bir hissi var. Varlığının da, yokluğunun da. Bilhassa yokluğunun.
Aklın (veyahut fizikçile... neyse...) yok, olmaz dediğini arayan insanın ironisi mi bu? Peki, büyütmeyelim.
Bir de, iki nesne biribirini iter (hiç değilse Newton'da beri bu böyle) denecektir. Doğrudur.
Evren yasaları ile "dokunma, dokunama!" derken insana, biz yine dokunacağız biribirimize. Hem bir yerlerde okumuştum; hayat önden giderken yasalar geriden topallayarak gelir. miş.
saçma ek: Hem atomlar da dokunmuyorlarsa birbirlerine müzik de ne demek ola. Yeri gelmişken kendimizi bir örnekle bezeyelim. İşte size bir atomun diğerine aktarabileceği en karanlık, en depresif, en acı titreşim kümelerinden biri... (mavi olanı)
hani ya da hiç ile monolog
21 Eylül 2007 Cuma
18 Eylül 2007 Salı
Tony Gatlif demişken
Vengo'yu izledikten sonra, belki de hüzün ve neşe bir endülüs'te ve bir de balkanlar'da bu kadar bir olmuş, bu kadar harmonik bir hale gelmiş ve bu kadar gerçek olmuş diye düşünmüştüm. Şimdi Gadjo Dilo'yu hatırlarken sanırım doğru düşünmüşüm diyorum.
burda pür neşe:
ve burda neşe ve daha çok hüzün embedded:
burda pür neşe:
ve burda neşe ve daha çok hüzün embedded:
17 Eylül 2007 Pazartesi
Telefobia
Telefonla konuşma korkusu.
Modernizm ile ortaya çıkmış bir tür iletişim fobisi. Sosyal, ekonomik, politik, kültürel ve hatta genetik nedenleri olabilir. Telefobik deneklerde yaygın olarak telefon ile konuşulan süre içinde süreklilik ve zaman algısının yitimi, varlığın anlamında bozulmalar ve daha ileri aşamalarda paranoyak eğilimler bulgulanmıştır. Sözkonusu vakalarda, korkuyu hafife almak ve dahası korkunun üzerine gitmek negatif sonuçlar verir. Freudyen yorumlar zinhar öldürücü olabilir.
Modernizm ile ortaya çıkmış bir tür iletişim fobisi. Sosyal, ekonomik, politik, kültürel ve hatta genetik nedenleri olabilir. Telefobik deneklerde yaygın olarak telefon ile konuşulan süre içinde süreklilik ve zaman algısının yitimi, varlığın anlamında bozulmalar ve daha ileri aşamalarda paranoyak eğilimler bulgulanmıştır. Sözkonusu vakalarda, korkuyu hafife almak ve dahası korkunun üzerine gitmek negatif sonuçlar verir. Freudyen yorumlar zinhar öldürücü olabilir.
Etiketler:
freud diye bir sey yoktur,
korku,
telefon,
zinhar
Teleofobia
Son korkusu. Sona erme değil, sona veya nihayete erdirme. Başlamak ve sona erdirmek arasında yaşanan gerilim. Yapıcı değil, yıkıcı. Vazgeçme çelgeci.
13 Eylül 2007 Perşembe
Hiç ile monolog II
-sana nasıl bir okuma yapacağımı bilemiyorum hiç.
-komik olma.
-hayır, ciddiyim. yoksun, seni var sayamam (yadsımanın yadsınmasına olan inancımı yitirdim yazık ki, görüyorsun). çok kabasın, sana metafor diyemem.
-bila keyfe oku beni!
-nasıl?
-yok bir şey.
-komik olma.
-hayır, ciddiyim. yoksun, seni var sayamam (yadsımanın yadsınmasına olan inancımı yitirdim yazık ki, görüyorsun). çok kabasın, sana metafor diyemem.
-bila keyfe oku beni!
-nasıl?
-yok bir şey.
Hiç ile monolog I
-sen olmadın hiç.
-adımı andın bir kere?
-ne olmuş, bu neyi kanıtlar ki?
-varlığımın kanıta ihtiyacı yok.
-yokluğun kanıtlanabilir oysa.
-yokluğumu, varlığımı varsayarak kanıtlayabilirsin ancak. ve bir kez varsam, unutma bunu, sen istedin diye yok olamam.
-dedim ya, var saydım seni, ki aslında yoktun. seni yoksaymak için bu yolu denemem biraz tuhaf olabilir ama, sen de bunu unutma, varlığın bir merdivendi yokluğunu göstermek için, tıpkı bu monolog gibi, tırmandım ve attım, söylendi ve bitti.
-peki.
-adımı andın bir kere?
-ne olmuş, bu neyi kanıtlar ki?
-varlığımın kanıta ihtiyacı yok.
-yokluğun kanıtlanabilir oysa.
-yokluğumu, varlığımı varsayarak kanıtlayabilirsin ancak. ve bir kez varsam, unutma bunu, sen istedin diye yok olamam.
-dedim ya, var saydım seni, ki aslında yoktun. seni yoksaymak için bu yolu denemem biraz tuhaf olabilir ama, sen de bunu unutma, varlığın bir merdivendi yokluğunu göstermek için, tıpkı bu monolog gibi, tırmandım ve attım, söylendi ve bitti.
-peki.
8 Eylül 2007 Cumartesi
Bir yıldırımın yapabilecekleri
- Gökgürültüsü (dış dünyada ve insan algısında neden-sonuç ilişkisinin tersyüz oluşu için iyi bir örnek)
- Yağmur habercisi (her zaman değil tabi)
- Bir biçimde birbirinden ayrılmış bedenin ve ruhun yeniden biraraya gelebilmesi için gerekli ve bazen yeterli etki (necessary and sufficient condition)
- Ölüm (ani ve acısız belki)
- Bir çocuğun ağlaması
- Bir kadının korkması
- Bir erkeğin korkması
- Maddi zarar
- Manevi zarar (6, 7 ve 8 dışında kalan her tür sıkıntı)
- 3. Maddede belirtilen durumun özel bir biçimi olarak ruhlarını değiştiren bedenlerin anabedenlerine geri dönmelerini sağlama etkisi (bir iki filmde böyle olmuştu, iyi hatırlıyorum)
- Yazma isteği
- Yalnızlık hissi (9. maddenin içinde değil, çünkü yalnızlık kişiyi yaratıcı da kılabilir-bittecrübe sabit)
- Doğal pencereleri kapama uyarısı
- İki ya da daha çok bulutun gerginliğinin alınması
- Ve belki bir ondört şey daha... ya da onbeş, herneyse...
3. madde açıkça yanlış; böyle bir etki için yıldırım gerekli değil yeterli bir sebep olabilir, keza aynı sonucu yaratacak başka eylemler de sözkonusu olabilir. (Formal bir dil ile bu ifade yanlıştır:
If P then Q.
Q
Therefore, P.
Modus tollens ile karıştırmamak gerek, şöyleki modus tollens
If P then Q.
Not-Q.
Therefore, Not-P.)
Mesela bir bir dokunuş (sözgelimi tanrının), bir öpücük (sözgelimi bir prensesin) ya da güçlü, ani ve sarsıcı fiziksel bir deneyimin (sözgelimi yıldırımın) de ayrılmış beden ve ruhu biraraya getirebileceği öne sürülebilir, hiç değilse Michelangelo'nun, masaldaki kurbağa prensin ve şimdi adını hatırlayamadığım o filmin senaristinin böyle düşündüğü kesin.
Madde 8 ve 9 fazla genel, öyleki neredeyse tüm olası etkiler bu iki ifade ile özetlenebilir, oysa yazmak yalnızca genellemekle değil, ayrıntıları da ifade edebilmekle ilgili bir eylemdir.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)